31 Aralık 2016 Cumartesi

YENİ BİR YIL

Dakikalar kala yeni bir yıla
İyi dilekler, düşler ...
Onca şey var rakamlardan dilenen
Ve 2017
Gel
Gel ve iyi ol.

FEYZA GÜVEN - 31 ARALIK 2016

                                                                                              Art : Georgeta Blanaru ~

25 Aralık 2016 Pazar

(火垂るの墓, Hotaru no Haka ) ATEŞ BÖCEKLERİNİN MEZARI

II. Dünya Savaşı ne zamandı ? 
Peki en son ne zaman bir savaşın içinde kaldınız ve çocuktunuz ? 


 

Yönetmen Isao Takahata'nın yazıp yönettiği 1988 yapımı animasyon bir film olan Ateş Böceklerinin Mezarı gerçek bir hikayeden uyarlandı. Akiyuki Nosaka'nın, II. Dünya Savaşın'da açlıktan ölen kızkardeşinden özür dilemek amacıyla yazdığı otobiyografik romanın Hotaru no Haka (animasyon Japonya'da aynı isimle yayınlandı) isimli kısmi otobiyografik romanından uyarlandı.





2 kardeş savaşın ortasında hayat mücadelesi verir. Biri 14 yaşında diğeri ise 4 yaşındadır. Hayat durmuş, korku, açlık, öfke, kötülük dolu bir hal almıştır. Umutlar, oyunlar gökyüzünden yağan bombalara karışır ve ölüm oyunları başlar. Hangi kitapta yazar ? Çocuklar savaşta ailesiz kaldı, aç, susuz kaldı, çocuklar öldü. Şöyle yazsa kitaplarda; "Çocuklar zafer kazandı."




Seita (清太) ve Setsuko'nun (節子) ' nun hikayesi ateş böcekleri gibi. İçimden defalarca sahnelerini geçirdiğim bu film gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Ve aslında bu hikayeleri insanlık tarihi boyunca bazen duyuyor, bazen yakından görüyor ve bazen de seyirci kalıyoruz. Ama içimizde bir yerlere dokunuyor bu hikayeler. Ve sonra o güzel yönetmenler çıkıp, acıyı sahneliyor. Belki de acıya mani olamayışından canları yanıyor. İçinden defalarca sesleniyor... "Ateş böcekleri yaşasın ! "



Boğazıma düğümlenen finali  şöyle hayal ediyorum ; " Uçaklar gökyüzünden beyaz güller attılar, askerler halka yiyecek dağıttılar. Ve artık savaş bitmişti.Seita (清太) ve Setsuko'nun (節子)  anne ve babasına sarıldı. "

FEYZA GÜVEN - 25 ARALIK 2016

23 Aralık 2016 Cuma

REKLAMLAR DİYOR Kİ; "YENİ YIL ALIŞVERİŞ ZAMANI ! "

      Aslında bu yazı hiç aklımda yoktu. Reklamlar sağ olsun diyelim. Radyo reklamındaki çılgın yılbaşı reklamlarından çok etkilenince ilham geldi :) Tabi ki hep iyi niyetten bunlar. Yoksa yıl başında biz ne alışveriş yapmışız, kime ne almışız ya da alışveriş yapmak zorunda mıyız ? Kime ne ?
      İndirimler, yılbaşı gelenekleri evet hediyeler alınmalı. Herkes bir şeyler almalı. Kartlar cepte hazır, hele birde limit yeterliyse, taksitlendirmede varsa harika. Sudan ucuz sonu küsuratlı bitip ucuz görünen her şey.
      Yeni dilekler, kesilen çam ağaçları, şanssız hindiler ... Aman kutlamayın demiyorum. Elbette yeni yıl bizim için çok özel. Ama bizim için özel olsun, bizi alışveriş çılgını yapmak isteyenler için değil. Çok çekici bir yazı olmuyor bence bu. Yani tüketin tüketin diye bağıran reklamlara karşı, tüketirken düşünün demek çok da çekici olmayabilir. Ama düşündürücü olduğunu düşünüyorum. Çünkü ihtiyacınız olmayan şeyleri almanıza evde kendinize bir çöplük yaratmanıza gerek yok. Ayrıca dünya sınırsız bir kaynak değil sömürülmek için, sizin de günün bir çoğunu harcayarak kazandığınız para değersiz değil.
      Ben de iyi dilekler diliyorum yeni yıla. Yeni yılda kendini değerlendirecek herkese. Bu sene neler yaptın ? Kendine aldığın yeni kıyafetlerden bahsetmiyorum ? İçindekilerden bahsediyorum. Neler hissettin ? Neler sevdin ? Neleri başardın ? Ne hayal kırıklıkların oldu ? Ne iyilik yaptın ya da ne kötülük ? Bir ağaç diktin mi ? Çocuklarla oyun oynadın mı ? Haklı olduğun bir konuda korkusuzca kendini savundun mu ? Kaç insanın doğum gününü gönülden kutladın ve sevgiyle hediyeler verdin ? ...
      Şimdi yeni yıl hoş geliyorsun. Ve sen geliyorsun diye bir hediye almak zorunda değilim. Alışveriş yapmak zorunda da değilim. İhtiyacım olunca zaten alışveriş yapıyorum. Sevdiklerim için pahalı hediyeler satın almayacağım. İyi dilekler dileyeceğim, mektuplar yazacağım ve onlara sizleri seviyorum diyeceğim. 

      Hatta bu yıl çok daha az tüketmeye karar veriyorum. Mutlu yıllar !

FEYZA GÜVEN - 23 ARALIK 2016




     

25 Kasım 2016 Cuma

SONBAHAR GİDERKEN

      Hikaye yaz biterken başlıyor. Ağaçlar yapraklarını renkten renge bürüyor. Sonra da bir rüzgarla savruluyor. Bazen yağmur eşlik ediyor rüzgara. Doğrusu aniden basan yağmurda kaçışan insanları seviyorum. Yağmurda gökyüzüne bakan insanları daha çok seviyorum. İşte konu burada dağılmaya başlıyor.Yağmur mu kaçın! Şehrin kirli havası, yağmurla üzerimize yağıyor. Biz şehirli insanlarız ya! Sanayimiz, çöpümüz, tüketimimiz kendimizi zehirlemeye yetiyor. Hadi yine de dönelim sonbahar geçmeden yazımıza. Tam şu zamanlar, sonbaharın son günleri, yapraklarla dolu bir bahçede yürümek. Her adımında yaprakların sesini duymak. Birazda rüzgar varsa dalında kalan son yaprakların düşmesi. Bu anları kaçırmayın. Bir daha gelmez bu geçen sonbahar.
      Sizin bu sonbahardan biriktirdiğiniz neler var ? Bir ağaca dokundunuz mu hiç ? Yapraklarla dolu bir yolda yürüdünüz mü ? Yoksa sizde yaprakların süpürülmesinden yana mısınız ? Benim anlarım oldu. Mesela rüzgarlı bir günde, yollarını bilmediğim ama yön bulabildiğim bir şehirde yürüyordum. Yürüdüğüm yolda bir ağaç coşkuyla yapraklarını döküyordu. Ağacın altında durdum.Gökyüzüne baktım.Ve bir yaprak yakaladım.Beni gören bir kedi gülümsedi.Bu sonbahardan bir hediyeydi.Ve giderken sonbahar kış geldi...

FEYZA GÜVEN-25 KASIM 2016



                                          Art: Ivailo Nikolov



1 Aralık 2015 Salı

BUGÜN NE YEDİN ?

      Ne güzel bir gün değil mi? Ben de sirkeli suda beklettiğim meyveleri tekrar yıkadım ve artık yemeye hazır. Yani biraz olsun zehrini attım. Daha az zararlı hala geldi. Sizde böyle yapıyor musunuz? Ne pratik çözüm değil mi? Zehirlendiğimizi görüyoruz ve daha az zehirli hala getirmeye çalışıyoruz yediklerimizi. Sahi o meyveler, sebzeler hangi bahçeden geldi. Mevsimini şaşırmış o domates mesela! Bugün yediğiniz hazır gıdalar nelerdi? İçindekiler bölümü telaffuz edemeyeceğiniz şeylerle mi doluydu yoksa? Okumadan geçmiş olabilirsiniz. Ya da aman doğal ne kaldı zaten mi dediniz? Dostum zehirleniyoruz da haberimiz mi yok? Bir bakalım derim. Ne tüketiyoruz. Güzel paketler, güzel sunumlar, markalar, gerekli prosedürler de oldu mu eyvallah mı?  Nerede kalmıştık. Afiyet olsun...

FEYZA GÜVEN- 1 ARALIK 2015


7 Kasım 2015 Cumartesi

BİR SAAT GERİ

      Saatlerin geri alınma vakti geldi geçti çoktan. Ve sonunda bu gece ertelenmiş saatler bir saat geri alınarak devam edilecek yola. İyi yolculuklar şimdiden...


FEYZA GÜVEN- 07.11.2015


28 Ekim 2015 Çarşamba

BUGÜN

                                                 
 Bugün bir kediye selam verin
     

                                                         
Bir ağaç kabuğuna dokunun



Gökyüzünü izleyin doya doya




Ve devam edin yaşamaya


FEYZA GÜVEN - 28 EKİM 2015

26 Ekim 2015 Pazartesi

SAAT KAÇSA

      Gün ışığından daha fazla yararlanabilmek için 25 Ekim'de saatlerin bir saat geri alınması gerekiyordu. Akıllı telefonlarımız, bilgisayarlarımız saatleri bir saat geri aldı. Emektar duvar saatlerimiz ve kol saatimiz olduğu gibi kaldı. Bizden ilgi beklediler. 
      Ama bir anda planlar değişti ve 8 Kasım 2015' e ertelendi kış saati uygulaması. Dünya saatlerini değiştirirken bilgisayarlarımız, telefonlarımız da değiştirdi haliyle. Sonra biz saat ayarlarını tekrar düzelttik. 
     Ve sonuç. Saat kaç arkadaş ? Kim ileri, kim geri ? Ama telefonlar saatleri değiştirdi ? Öyle oluyor muydu ? Ben şimdi erken mi geldim ?  Tamam o zaman şimdi saat kaç ? 
      Hep birlikte saat derdine düştük. 8 Kasım 2015'de tekrar saatleri sorgulayacağız. 
      Biz bunları sorgularken dönmeye devam edecek dünya.
      Belki de biz saatlerimize hapsettik çoğu şeyi. Ve bozulunca saatin ayarı, şaşırıyoruz.

FEYZA GÜVEN- 26 EKİM 2015



23 Ekim 2015 Cuma

YAĞMUR

      Yağmur yağdığında şemsiyemizi açma derdinde oluruz çoğu zaman. Üstümüz, başımız, eşyalarımız ıslanmasın aman. Hatta koşturabiliriz. Hay aksi, ne kötü bir hava dediğiniz oldu mu hiç  ? Oysa koşmadan sadece yağmuru dinlesek...

FEYZA GÜVEN- 24 EKİM 2015


17 Ekim 2015 Cumartesi

BULUTLARIN ŞARKISI

      Dur okumadan önce bir gökyüzüne bak ! Ben de yazmadan önce baktım. Bulutların şarkısını dinlerken sarı bir kedi geçti koşarak bahçeden. Neden koştuğunu bilmiyorum. Sormadım. Bulutlar şarkı söylemeye devam ederken bir çocuk yıldızlara fısıldıyor...
      "Mavi düşlerime, mavi, mavi, mavi "
      Kedi belki de sadece mavi gökyüzü gelene dek yok. Ya da yıldız oyunlarına karıştı. Zaman işliyor, işliyor, işliyor. Mavi gökyüzü konuşuyor. "Gökyüzüne bak, gördüğün kadar buradayım."

FEYZA GÜVEN- 17 EKİM 2015




15 Ekim 2015 Perşembe

YAĞMUR MEVSİMİ

      Doğa takvimi şöyle söylüyordu bugün için. "Yağmur mevsiminin başlaması." Dışarıda hafif rüzgar, ürperten bir serinlik. Saatler ilerliyor bu arada. Gökyüzü her zaman ki gibi harika gözüküyor. Bugün doğanlar şanslı. Öyle hissediyorum. Çünkü yağmur yağacak bugün...

FEYZA GÜVEN-15 EKİM 2015






14 Ekim 2015 Çarşamba

BİR DOĞA GÜNÜNDEN

      Ekim alıp başını gitmedi hala. Gitmesinde. Sonbahar harika bir mevsimdir. Doğa o kadar gözünüzün önündedir ki. Havada uçuşan yaprakları görebilirsiniz. Bir anda rüzgar, yağmur ve birden güneş. Şemsiyesiz dolaşmamalı belki de bu mevsimde. Ama belki de seversiniz yağmurları...
     4 mevsimi yaşayan bir ülkedeyiz. Tüm mevsimleri hissederiz. Dolu dolu yaşarız. Yalnız ters giden bir şeyler var. Bu da iklim değişikliği...
      Bu mevsimde hava böyle olmaz. Nerede o eski havalar dediğiniz oldu mu ? Peki nedir bu havalar, neden mevsimler değişir ? Küresel ısınma, sera gazı etkileri nedir ? Sahi biz ne yapıyoruz bu dünyaya ? Yarınlar nefes alabilecek mi bu dünyada ? Tüketmeden önce bir düşünün, doğa sınırsızca kullanabileceğimiz bir kaynak değil. Ona saygı duyalım ve birlik olup doğayla iç içe yaşayalım...

FEYZA GÜVEN-14 EKİM 2015






 


6 Ekim 2015 Salı

SONBAHARDAN GEÇERKEN

Sonbahardan Geçerken

      Gelip geçerken mevsimler. Sonbahardayız işte. Ağaçlar rüzgara bırakıyor kendini. Yapraklar savruluyor yerlere. Aman çöp diye süpürmeyin onları. Bırakın öyle kalsın :) Ya siz sever misiniz sonbaharı ?

FEYZA GÜVEN-6 EKİM 2015



5 Ekim 2015 Pazartesi

İÇİMİZDEKİ SES

      Dostlar bu blog bizim doğaya, canlılığa karşı içimizden gelenleri ortaya koyacak. Bütün koşturmacanız içinde bir nefes alın. Sorgulayın, neden nereye koşuyorsunuz. Siz iyi misiniz En son ne zaman kendiniz için bir şey yaptınız ? Ya da ne kadar ertelediniz düşlerinizi ? Kestirip attıklarınız oldu mu ? Size zarar veren şeylerle ne kadar iç içesiniz ? İşte bunları yazacağız birlikte gün ve gün.Ve tüketmeyin bilinçsizce, kaldıysa evinizde bir tas çorba dökmeyin çöpe. Bir kaba koyup indirin bahçeye ya da kapının önüne.Bir kedi, köpek dostumuz karnını doyursun. İyilikler iyilik yapılmak için değil, içinizden geldiği için olsun...

FEYZA GÜVEN - 5 EKİM 2015